Faizden kurtulmanın en etkili yolu ALLAH'a hakkıyla teslim olup,yürekten tevbe etmek,ve ona yalvarıp yakararak, göz yaşı dökerek, namazla yardım istemektir.Eger bir insan, faize bulaşmış ve cırpındığı halde işin içinden cıkamıyorsa, hatta ve hatta, her gecen gün dahada betere gidiyorsa,buradan anlaşılan tek bişey vardır;oda,kişinin hala faizli işten uzak durmadıgı,faizi kapatmak için faizli paranın peşine düştüğü,yada bir kredi kartıyla batarken diyer kartla onu kapatmaya calışmasıdır,Yada başka kart veya başka kredi almanın carelerini aramasıdır.Oysaki en büyük yanılgı burada başlar ve felaketler zincirine bir halka daha eklenmiş olur.Faizle faiz kapatacagını sanan kişi, kendini kandırmaktan başka birşey yapmaz.Eğerki bir insan,faizin haram oldugu konusunu cokta umursamıyorsa,habire faiz verdiği halde, hala kendine mazeret arayarak faizleri durdurmak için,yine faizli para alıyorsa, veya almak için bankanın kapısında yatıyorsa,bu insanın faizden kurtulupta temize cıkması,adeta imkansızdır.Cünkü kurtarıcının ALLAH olduğunu bilmeyen,bankayı bir kurtarıcı olarak gören kişinin, faizden kurtulması, koca bir hayalden başka birşey değildir..Halbuki bankalar,kurtarıcı değil, yerin dibine batırıcıdır.Onlar hep vermek ister. Çünkü bankalar faiz almadan nasıl gecinebilirki?Onlar insanı soymaya proğramlanmışlardır.Hırsızlık yapan bir soyguncu, yakalandıktan sonra hemen sokaga salınırken,bankalar ise sokakta soyarlar.Hemde acık acık soyarlar hiçbir ceza almadan.Soydukları kişi can havliyle polis karakoluna kaçsa ve soyuldum paramı çaldılar diye şikayette bulunsa,kanunlara göre o kişi mutlaka haksız çıkacaktır.Çünkü bugünün beşer kanunları, faiz veren bankalara karşı hiçbir şekilde yasak koymamıştır.YÜCE ALLAH faize haram dediği halde,onun yarattıgı insanlar, kendi kanunlarını koyup ALLAHA isyan etmekten çekinmemişlerdir.Kainattaki bütün herşeyi düzen ve nizam ile yöneten,kanunlarıyla alemlere çeki düzen veren yüce RABBİMİZİN yüce kanunları hiçe sayılmış ve yerine isyankar kanunlar getirilmiştir.Ne acıdırki bunu yapan sadece yahudi ve hristiyanlar degil,"Elhamdülillah ben müslümanım"diyen kişilerdir.Yani yahudi ve hristiyanın onay verdigi faize, müslümanlardan bazı zihniyetler ve müslümanım diyen yöneticilerde onay vermiştir.Kısacası faize onay veren müslümanla onay veren yahudiyi bir araya getirseler hangisinin müslüman oldugunu anlamak çok zordur ve hatta imkansız ötesi birşeydir.ALLAHIN haram dedigi şeyin önünü açıp onu yasalaştırmak veya zaten yasalaşmışsa yasadan kaldırma mak anlaşılması çok zor bir olaydır.Bir hata edip faize bulaşan ve hatasını anlayıp faizden kurtulmaya çalışan kardeşlerimizin nasıl bir girdaba girdiğini görüyoruz vede şahit oluyoruz.Fakat bu kanser bedeni öylebir sarıyorki kurtulmak adeta imkansızlaşıyor. .KISACASI NEREYE KAÇSAN KURTULAMAYACAKSIN BUNU ASLA UNUTMA.ÇÜNKÜ SEN DÜŞMÜŞSÜN.DÜŞENİN ELİNDEN TUTULURMU HİÇ.SANA TEKME VURUP SEVİNENLER SENİ NEDEN DÜŞÜNSÜNLERKİ? SENİN KREDİ KARTI BORCUN VARMIŞ KİMİN UMRUNDAKİ? SEN GARİPSİN KARDEŞİM GARİP.SEN FAİZDEN KURTULMAK İSTİYORSAN ALLAHA YALVAR YAKAR.İŞTE OZAMAN O SANA ÖYLEBİR KAPILAR AÇARKİ SEN BİLE ŞAŞIRIP KALIRSIN.ALLAHIN GERÇEKTEN YARDIM EDECEĞİNE İNANMAYIPTA FAİZİN PEŞİNİ BIRAKMAYANLAR KESİNLİKLE KURTULAMAYACAKLARDIR.ÇÜNKÜ GERÇEKTEN DAHA GERCEK OLAN ALLAHTAN BAŞKA HİÇBİRŞEY KURTARICI DEĞİLDİR.BİR KİŞİ SANA VESİLE OLMUŞSA VE YARDIM YAPMIŞSA ,YAPTIRAN ZATEN ALLAHTIR.KURTULUŞ İSTİYORSAN ALLAHA GÜVENİP FAİZE TEVBE EDİP YARDIM İSTEYECEKSİN VE O SANA İMKANLARI BİR BİR GÖSTERECEK, SANA İNSANLARI VESİLE EDECEK.YADA YAPTIĞIN İŞTEN MÜTHİŞ PARALAR KAZANDIRACAK.AMA YOK SEN DERSENKİ BEN KENDİM HALLEDERİM OZAMAN BÜYÜK BİR YANILGI İÇERİSİNE DÜŞMÜŞ OLURSUN.ALLAH DİLEMEDİKÇE SEN ASLA DİLEYEMEZSİN AKLINI BAŞINA AL VE UYAN ARTIK.YA TESLİM OLACAKSIN FAİZE TEVBE EDECEKSİN YADA BATIP GİDECEKSİN.
FAİZE BULAŞIPTA HALA FAİZLE KURTULACAĞINI SANANLAR BU VİDEOYU
İYİ İZLESİN.NEDEN KURTULAMIYORSUN BİLİYORMUSUN?ÇÜNKÜ HALA TESLİM OLMADIN, VE HALA
FAİZ ALMANIN PİLANINI YAPIYORSUN.FAİZLE FAİZ KAPATACAĞINI SANANLAR BOŞUNA YORULMASINLAR.CÜNKÜ PEYGAMBERİMİZ FAİZ ALANADA VERENEDE ŞAHİT OLANADA LANET OLUNACAĞINI SÖYLÜYOR.SAKIN OLAKİ KENDİ ELİNLE KENDİNİ LANETLEME.LANET OLSUN BU HAYATA DEMEK İSTEMİYORSAN,LANET OLSUN FAİZE DEKİ, LANETTEN KURTULASIN.
Bugün müslüman ülkelerin hepsinde banka var.Ve harıl harıl müslümanları soyup soğana ceviriyorlar.Ey gidi yalan dünya,zalimlere kalan dünya.Şuraya bakarmısın ALLAH aşkına!!!müslümanım diyip faiz alıp vermek varmı yaa inanılır gibi deyil.Bu nasıl bir müslümanlık anlayışıdır yok böyle bir anlayış yok böyle bir zulüm!!!Ama suc kimde?Faiz verende tabi.Neden? cünkü bir ülkede faiz alınıyorsa verildigi için alınıyordur.Biz vermeye alışkın olursak onlarda almaya alışkın olurlar.Alanda razı verende daha ne bekliyorsunki?Sen faiz verirken rahatsız olmadıktan sonra onlar faiz alırken neden rahatsız olsunlarki?Sen rahatsız olmalısınki onlarında rahatı kaçsın.
Bir insan hataya düşebilir herkes hata yapabilir.Fakat hatada ısrar etmek dahada büyük bir hatadır.Sen faize bulaşmış olabilirsin insan yanılıp hatalar yapabilir.Fakat faiz seni batırdıkca,sen hala başka kredi cekip borclarını kapatmanın peşindesin.Sana bişey söyliyimmi arkadaşım?BU ASLA MÜMKÜN OLMAYACAK.Belki faizi kapatmak için faizli para alıp rahatladıgını sanacaksın ama cok kısa bir süre sonra dahada beter olacaksın.ÇÜNKÜ SEN ALLAH VE RESULUNE SAVAŞ ACIYORSUN.ÇÜNKÜ SEN FAİZİN PEŞİNİ BIRAKMIYORSUN VE BATTIĞIN HALDE NEDEN BATTIĞINI HALA ANLAMIYORSUN.NEDEN BATTIKÇA BATIYORSUN BİLİYORMUSUN?ÇÜNKÜ HARAM İŞLİYORSUN VE ALLAH SENİN CEZANI VERİYOR.HALA DİYORSUNKİ KREDİ BORCUM VAR BİR KREDİ DAHA ÇEKMEM LAZIM.BU OLMAZ KARDEŞİM BU OLMAZ.ÇÜNKÜ SEN ALLAH VE RESULÜNE SAVAŞ ACIYORSUN.SÖYLESENE ALLAH AŞKINA!!! ALLAH VE RESULÜNE SAVAŞ AÇAN BİRİ BU SAVAŞTA GALİPGELEBİLİRMİ?BAK ŞİMDİ ŞU AYETLERİ İYİ OKU.BUNLARI ALLAH SÖYLÜYOR İYİ OKU.GÖZLERİNİ DÖRT AC VE OKU. BAK ALLAH FAİZCİLERE NE DİYOR UYAN ARTIK ŞU GAFLETTEN.YOL YAKINKEN DÖN FAİZDEN.FAİZ ALMA FAİZ VERME KREDİ ÇEKME VE HAYATINA YENİ BİR SAYFA AÇ.CEHENNEM VAR CEHENNEM.VE CEHENNEM SENDEN DAHA GERÇEK.SEN CENNETİNİ ARA BIRAK ALLAH İLE SAVAŞI.BIRAK ŞU İSYANI.ŞİMDİ ALLAHIN ŞU SÖZLERİNİ İYİCE OKU VE TEHLİKEYİ GÖR.BİZDEN UYARMASI KARDEŞİM.YOL SENİN YOLUN.BİZ DOĞRU YOLU GÖSTERİYORUZ SANA.AHİRETTE ALLAHA ŞUNU DİYEMEYECEKSİN.ALLAHIM BEN DUYMADIM BANA KİMSE SÖYLEMEDİ HABERİM YOKTU DİYEMEYECEKSİN.BAK ALLAH SANA NE DİYOR OKU ŞİMDİ.BU SÖZ ALLAHIN SÖZÜ SAYGIYLA OKU.ANLAYARAK OKU.
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
Faiz (riba) yiyenler, ancak şeytan çarpmış olanın kalkışı gibi, çarpılmış olmaktan başka (bir tarzda) kalkmazlar. Bu, onların: "Alım-satım da ancak faiz gibidir" demelerinden dolayıdır. Oysa Allah, alışverişi helal, faizi haram kılmıştır. Kime Rabbinden bir öğüt gelir de (faize) bir son verirse, artık geçmişi kendisine, işi de Allah'a aittir. Kim (faize) geri dönerse, artık onlar ateşin halkıdır, orada sürekli kalacaklardır.
(BAKARA SURESİ / 275)
Allah, faizi yok eder de, sadakaları arttırır. Allah, günahkar kâfirlerin hiç birini sevmez.
(BAKARA SURESİ / 276)
Ey iman edenler, Allah'tan sakının ve eğer inanmışsanız, faizden artakalanı bırakın.
(BAKARA SURESİ / 278)
Şayet böyle yapmazsanız, Allah'a ve Resulüne karşı savaş açtığınızı bilin. Eğer tevbe ederseniz, artık sermayeleriniz sizindir. (Böylece) Ne zulmetmiş olursunuz, ne zulme uğratılmış olursunuz.
(BAKARA SURESİ / 279)
Ey iman edenler, faizi kat kat arttırılmış olarak yemeyin. Ve Allah'tan sakının, umulur ki kurtulursunuz.
(AL-İ İMRAN SURESİ / 130)
Ondan nehyedildikleri halde faiz almaları ve insanların mallarını haksız yere yemeleri nedeniyle (öyle yaptık.) Onlardan kafir olanlara pek acıklı bir azab hazırlamışızdır.
(NİSA SURESİ / 161)
İnsanların mallarından artsın diye, verdiğiniz faiz Allah katında artmaz. Ama Allah'ın yüzünü (rızasını) isteyerek verdiğiniz zekat ise, işte (sevablarını ve gelirlerini) kat kat arttıranlar onlardır.
(RUM SURESİ / 39 )
Bak birde peygamberimizin faiz hakkındaki sözlerini oku,
- İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ribâyı (fâizi) yiyene de, yedirene de lânet etti."
Müslim, Müsâkât 25, (1579); Ebu Dâvud, Büyû 4, (3333); Tirmizî, Büyû 2, (1206); İbnu Mâce, Ticârât 58, (2277).
Ebu Dâvud ve Tirmizî'nin rivayetlerinde şu ziyade vardır: "(Fâiz muâmelesine) şâhitlik edenlere de bu muâmeleyi yazana da..."
- Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "İnsanlar öyle bir devre ulaşacak ki, o zamanda ribâ yemeyen kalmayacak. Öyle ki, (doğrudan) yemeyene buharı ulaşacak."
Bir rivayette "...tozu ulaşacak" denir.
Ebu Dâvud, Büyû 3, (3331); Nesâî, Büyû 2, (7, 243); İbnu Mâce, Ticârât 58, (2278).
- Amr İbnu'l-Ahvas (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'i Veda Haccı sırasında dinledim, şöyle diyordu: "Haberiniz olsun, câhiliye devrindeki bütün ribâlar kaldırılmıştır, ödenmeyecektir. Sadece verdiğiniz ana parayı alacaksınız. Böylece ne zulmetmiş olacaksınız ne de zulme uğramış olacaksınız. Haberiniz olsu cahiliye devrindeki bütün kan dâvaları kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan dâvası da el-Hâris İbnu Abdilmuttalib'in kan dâvasıdır. Bu kimse, Benû Leys'te süt anadaydı. Hüzeyl onu öldürmüştü. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): Yârabbi tebliğ ettim mi? dedi. Cemaat: Evet tebliğ ettin dediler ve üç kere tekrarladılar. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): Yârabbi Şahid ol! dedi ve üç kere tekrar etti."
Ebu Dâvud, Büyû 5, (3334).
Hattâbî der ki: "Ebu Dâvud, hadisi şu şekilde, yani "Haris İbnu Abdilmuttalib'in kan dâvası..." diye rivayet etmiştir. Halbuki diğer kitaplarda: Rebî'a İbnu'l-Haris İbni Abdilmuttalib'in kan dâvası şeklinde rivayet edilmiştir.
- Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Mirac gecesi, bir kavme uğradım ki, karınları evler gibi iri idi. Bu karınların içi yılanlarla dolu idi ve yılanlar dışardan gözüküyorlardı. Ben: "Ey Cibril bunlar kimlerdir?"diye sordum. "Bunlar faiz yiyenler!" dedi."
- Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Faiz yetrniş çeşit günaha sebeptir. En hafifi kişinin anasıyla zina yapması gibidir."
- Abdullah (İbnu Mes'ud) radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Faiz yetmişüç kapı (çeşit)dir: '
- Hz. Ömer radıyallahu anh anlatıyor: "En son inen ayet, faizle ilgili olan ayettir. Resûlullah aleyhissâlatu vesselâm onu bize açıklamadan vefat etti. Öyleyse faizi de faiz şüphesi olan muameleyi de bırakın."
- Süleyman İbnu Yesar (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) Mervân İbnu'l-Hakem'e:
-Sen faiz ticaretini helâl kıldın dedi. Mervan:
-Ne yapmışım? diye sordu. Ebu Hüreyre tekrar:
-Sen sened satışını helâl addetmişsin. Halbuki Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), tam olarak kabzedilmezden önce yiyecek satışını yasakladı, dedi. Râvi der ki: "Bu konuşma üzerine Mervan halka hitap ederek sened satışını yasakladı." Süleyman ilâve etti: "Ben muhafızların bu senedleri, halkın elinden topladıklarını gördüm."
Müslim, Büyû 40 (1528).
- İbnu Abbâs (radıyallahu anh)'ın naklettiğine göre Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurmuştur: "Ödemenin, karnındakinin doğumuna tehiri riba (faiz)dır."
Nesâî, Büyû 67, (7, 293).
- Ebu Cuheyfe radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm kan mukabilinde alınan semenden, köpek semeninden, fuhuş kazancından men etti. Dövme yapanı, dövme yaptıranı, faiz yiyeni, faiz yedireni ve musavvirleri lanetledi."
Buhari, Büyü' 113, 25, Talâk, Libas 86, 96; Ebu Davud, Büyü' 65, (3483).
- Ubeyd İbnu Umeyr babası radıyallahu anh'tan anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bir adam kebâirden sormuştu, şöyle cevap verdiler:
"Onlar dokuzdur!" buyurdular ve saydılar: "Şirk, sihir, insan öldürmek, faiz yemek, yetim malı yemek, savaştan kaçmak, namuslu kadınlara iftirada bulunmak, anne ve babaya haksızlık, kıbleniz olan Beytu'l-Haram (da masiyet işlemey)i sağlığınız veya ölümünüzde helal addetmek."
Ebu Dâvud, Vesâya 10, (2875); Nesâi, Tahrim 3, (7, 89).
- Semüre İbnu Cündeb (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) sık sık: "Sizden bir rüya gören yok mu?" diye sorardı. Görenler de, O'na Allah'ın dilediği kadar anlatırlardı. Bir sabah bize yine sordu:
" Sizden bir rüya gören yok mu ?"
Kendisine:
"- Bizden kimse bir Şey görmedi!" dediler. Bunun üzerine:
" Ama ben gördüm" dedi ve anlattı: "Bu gece bana iki kişi geldi.
Beni alıp haydi yürü! dediler. Yürüdüm. Yatan bir adamın yanına geldik. Yanıda biri, elinde bir kaya olduğu halde başucunda duruyordu. Bazan bu kayayı başına indirip onunla başını yarıyordu, taş da sağa sola yuvarlanıp gidiyordu. Adam taşı takip ediyor ve tekrar alıyordu. Ama, başı eskisi gibi iyileşinceye kadar vurmuyordu. İyileştikten sonra tekrar indiriyor, önceki yaptıklarını aynen yeniliyordu. Beni getirenlere:
- Sübhânallah ! nedir bu ? dedim. Dinlemeyip:
- Yürü! Yürü!
dediler. Yürüdük, sırtüstü uzanmış birinin yanına geldik. Bunun da yanında, elinde demir kancalar bulunan biri duruyordu. Adamın bir yüzüne gelip, çengeli takıp yüzünün yarısını ensesine kadar soyuyordu. Burnu, gözü enseye kadar soyuluyordu. Sonra öbür tarafına geçip, aynı şekilde diğer yüzünün derisini de ensesine kadar soyuyordu. Bu da, yüz derileri iyileşip eskisi gibi sıhhate kavuşuncaya kadar bekliyor, sonra tekrar önce yaptıklarını yapmaya başlıyordu. Ben burada da:
- Sübhanallah, nedir bu? dedim. Cevap vermeyip:
- Yürü ! Yürü !
dediler. Beraberce yürüdük. Fırın gibi bir yere geldik. İçinden birtakım gürültüler, sesler geliyordu. Gördük ki, içinde bir kısım çıplak kadınlar ve erkekler var. Aşağı taraflarından bir alev yükselip onları yalıyordu. Bu alev onlara ulaşınca çığlık koparıyorlardı. Ben yine dayanamayıp:
- Bunlar kimdir?
diye sordum. Bana cevap vermeyip:
- Yürü ! Yürü !
dediler. Beraberce yürüdük. Kan gibi kırmızı bir nehir kenarına geldik. Nehirde yüzen bir adam vardı. Nehir kenarında da yanında bir çok taş bulunan bir adam duruyordu. Adam bir müddet yüzüp kıyıya doğru yanaşınca yanında taşlar bulunan kıyıdaki adam geliyor, öbürü ağzını açıyor bu da ona bir taş atıp kovalıyordu. Adam bir müddet yüzdükten sonra geri dönüp adama doğru yine yaklaşıyordu. Her dönüşünde ağzını açıyor, kıyıdaki de ona bir taş atıyordu. Ben yine dayanamayıp:
- Bu nedir?
diye sordum. Cevap vermeyip yine:
- Yürü ! Yürü !
dediler. Beraberce yürüdük. Çok çirkin görünüşlü bir adamın yanına geldik. Böylesi çirkin kimseyi görmemişsindir. Bunun yanında bir ateş vardı. Adam ateşi tutuşturup etrafında dönüyordu. Ben yine:
- Bu nedir?
diye sordum. Cevap vermeyip:
- Yürü ! Yürü !
dediler. Beraberce yürüdük. İri iri ağaçları olan bir bahçeye geldik. İçerisinde her çeşit bahar çiçekleri vardı. Bu bahçenin içinde çok uzun boylu bir adam vardı. Semaya yükselen başını neredeyse göremiyordum. Etrafında çok sayıda çocuklar vardı. Ben yine:
- Bunlar kimdir?
dedim. Cevap vermeyip:
- Yürü ! Yürü !
dediler. Beraberce yürüdük. Ulu bir ağacın yanına geldik. Ne bundan daha büyük, ne de daha güzel bir ağàç hiç görmedim. Arkadaşlarım:
- Ağaca çık !
dediler. Beraberce çıkmaya başladık. Altun ve gümüş tuğlalarla yapılmış bir şehre doğru yükselmeye başladık. Derken şehrin kapısına geldik. Kapıyı çalıp açmalarını istedik. Açtılar ve beraberce girdik. Bizi bir kısım insanlar karşıladı. Bunlar yaratılışça bir yarısı çok güzel, diğer yarısı da çok çirkin kimselerdir. Sanki böylesine güzellik, böylesine çirkinlik görmemişsindir. Arkadaşlarım onlara:
- Gidin şu nehire banın!
dediler. Meğerse orada açıkta bir nehir varmış. Suyu sanki sâfi süttü, bembeyaz. . . Gidip içine banıp çıktılar. Çirkinlikleri tamamen gitmiş olark geri geldiler. İki tarafları da en güzel şekli almıştı.
Beni dolaştıran arkadaşlarım açıkladılar:
- Bu gördüğün, Adn cennetidir. Şu da metin makamındır. Gözümü çevirip baktım. Bu bir saraydı, tıpkı beyaz bir bulut gibi.
- Beni gezdirin, içine bir gireyim! dedim.
- Şimdilik hayır! Amma mutlaka gireceksin, dediler. Ben:
- Geceden beri acaip şeyler gördüm, neydi bunlar? diye sordum.
- Sana anlatacağız, dediler ve anlattılar:
- Taşla başı yarılan, o ilk gördüğün adam, Kur'ân'ı atıp reddeden, farz namazlarda uyuyup kılmayan kimsedir. Ensesine kadar yüzünün derileri, burnu, gözü soyulan adam, evinden çıkıp yalanlar uydurup, etrafa yalan saran kimsedir. Fırın gibi bir binanın içinde gördüğün kadınlı erkekli çıplak kimseler, zina yapan erkek ve kadınlardır. Kan nehrinde yüzüp ağzına taş atılan adam fâiz yiyen adamdır. Ateşin yanında durup onu yakan ve etrafında dönen pis manzaralı adam, cehennemin, ateşin bekçisidir. Bahçede gördüğün uzun boylu adam İbrahim (aleyhissalâtu vesselâm)'di. Onun etrafındaki çocuklar ise, fıtrat üzere (bûluğa ermeden) ölen çocuklardır. "
Cemaatten biri hemen atılarak:
"- Ey Allah'ın Resülü! Müşrik çocukları da mı`?" diye sordu.
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):
" Evet, dedi, müşrik çocukları da." ve anlatmaya devam etti:
" Yarısı güzel yarısı çirkin yaratılışlı olan adamlara gelince, bunlar iyi amellerle kötü amelleri birbirine karıştırıp her ikisini de yapan kimselerdir. Allah onları affetmiştir."
Buharî, Tà'bir 48, Ezân (Sıfatu's-Sal t) 156, Teheccüt 12, Cenâiz 93, Büyü 2. Cihâd 4, Bedül-Halk 6, Enbiya 8, Tefsir, Ber et 15, Edeb 69; Müslim 23, (2275); Tirmizî, Rü'ya 10, (2295).
Faizdennasilkurtulurum.blogspot.com
FAİZE BULAŞIPTA HALA FAİZLE KURTULACAĞINI SANANLAR BU VİDEOYU
İYİ İZLESİN.NEDEN KURTULAMIYORSUN BİLİYORMUSUN?ÇÜNKÜ HALA TESLİM OLMADIN, VE HALA
FAİZ ALMANIN PİLANINI YAPIYORSUN.FAİZLE FAİZ KAPATACAĞINI SANANLAR BOŞUNA YORULMASINLAR.CÜNKÜ PEYGAMBERİMİZ FAİZ ALANADA VERENEDE ŞAHİT OLANADA LANET OLUNACAĞINI SÖYLÜYOR.SAKIN OLAKİ KENDİ ELİNLE KENDİNİ LANETLEME.LANET OLSUN BU HAYATA DEMEK İSTEMİYORSAN,LANET OLSUN FAİZE DEKİ, LANETTEN KURTULASIN.
Bugün müslüman ülkelerin hepsinde banka var.Ve harıl harıl müslümanları soyup soğana ceviriyorlar.Ey gidi yalan dünya,zalimlere kalan dünya.Şuraya bakarmısın ALLAH aşkına!!!müslümanım diyip faiz alıp vermek varmı yaa inanılır gibi deyil.Bu nasıl bir müslümanlık anlayışıdır yok böyle bir anlayış yok böyle bir zulüm!!!Ama suc kimde?Faiz verende tabi.Neden? cünkü bir ülkede faiz alınıyorsa verildigi için alınıyordur.Biz vermeye alışkın olursak onlarda almaya alışkın olurlar.Alanda razı verende daha ne bekliyorsunki?Sen faiz verirken rahatsız olmadıktan sonra onlar faiz alırken neden rahatsız olsunlarki?Sen rahatsız olmalısınki onlarında rahatı kaçsın.
Bir insan hataya düşebilir herkes hata yapabilir.Fakat hatada ısrar etmek dahada büyük bir hatadır.Sen faize bulaşmış olabilirsin insan yanılıp hatalar yapabilir.Fakat faiz seni batırdıkca,sen hala başka kredi cekip borclarını kapatmanın peşindesin.Sana bişey söyliyimmi arkadaşım?BU ASLA MÜMKÜN OLMAYACAK.Belki faizi kapatmak için faizli para alıp rahatladıgını sanacaksın ama cok kısa bir süre sonra dahada beter olacaksın.ÇÜNKÜ SEN ALLAH VE RESULUNE SAVAŞ ACIYORSUN.ÇÜNKÜ SEN FAİZİN PEŞİNİ BIRAKMIYORSUN VE BATTIĞIN HALDE NEDEN BATTIĞINI HALA ANLAMIYORSUN.NEDEN BATTIKÇA BATIYORSUN BİLİYORMUSUN?ÇÜNKÜ HARAM İŞLİYORSUN VE ALLAH SENİN CEZANI VERİYOR.HALA DİYORSUNKİ KREDİ BORCUM VAR BİR KREDİ DAHA ÇEKMEM LAZIM.BU OLMAZ KARDEŞİM BU OLMAZ.ÇÜNKÜ SEN ALLAH VE RESULÜNE SAVAŞ ACIYORSUN.SÖYLESENE ALLAH AŞKINA!!! ALLAH VE RESULÜNE SAVAŞ AÇAN BİRİ BU SAVAŞTA GALİPGELEBİLİRMİ?BAK ŞİMDİ ŞU AYETLERİ İYİ OKU.BUNLARI ALLAH SÖYLÜYOR İYİ OKU.GÖZLERİNİ DÖRT AC VE OKU. BAK ALLAH FAİZCİLERE NE DİYOR UYAN ARTIK ŞU GAFLETTEN.YOL YAKINKEN DÖN FAİZDEN.FAİZ ALMA FAİZ VERME KREDİ ÇEKME VE HAYATINA YENİ BİR SAYFA AÇ.CEHENNEM VAR CEHENNEM.VE CEHENNEM SENDEN DAHA GERÇEK.SEN CENNETİNİ ARA BIRAK ALLAH İLE SAVAŞI.BIRAK ŞU İSYANI.ŞİMDİ ALLAHIN ŞU SÖZLERİNİ İYİCE OKU VE TEHLİKEYİ GÖR.BİZDEN UYARMASI KARDEŞİM.YOL SENİN YOLUN.BİZ DOĞRU YOLU GÖSTERİYORUZ SANA.AHİRETTE ALLAHA ŞUNU DİYEMEYECEKSİN.ALLAHIM BEN DUYMADIM BANA KİMSE SÖYLEMEDİ HABERİM YOKTU DİYEMEYECEKSİN.BAK ALLAH SANA NE DİYOR OKU ŞİMDİ.BU SÖZ ALLAHIN SÖZÜ SAYGIYLA OKU.ANLAYARAK OKU.
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
Faiz (riba) yiyenler, ancak şeytan çarpmış olanın kalkışı gibi, çarpılmış olmaktan başka (bir tarzda) kalkmazlar. Bu, onların: "Alım-satım da ancak faiz gibidir" demelerinden dolayıdır. Oysa Allah, alışverişi helal, faizi haram kılmıştır. Kime Rabbinden bir öğüt gelir de (faize) bir son verirse, artık geçmişi kendisine, işi de Allah'a aittir. Kim (faize) geri dönerse, artık onlar ateşin halkıdır, orada sürekli kalacaklardır.
(BAKARA SURESİ / 275)
Allah, faizi yok eder de, sadakaları arttırır. Allah, günahkar kâfirlerin hiç birini sevmez.
(BAKARA SURESİ / 276)
Ey iman edenler, Allah'tan sakının ve eğer inanmışsanız, faizden artakalanı bırakın.
(BAKARA SURESİ / 278)
Şayet böyle yapmazsanız, Allah'a ve Resulüne karşı savaş açtığınızı bilin. Eğer tevbe ederseniz, artık sermayeleriniz sizindir. (Böylece) Ne zulmetmiş olursunuz, ne zulme uğratılmış olursunuz.
(BAKARA SURESİ / 279)
Ey iman edenler, faizi kat kat arttırılmış olarak yemeyin. Ve Allah'tan sakının, umulur ki kurtulursunuz.
(AL-İ İMRAN SURESİ / 130)
Ondan nehyedildikleri halde faiz almaları ve insanların mallarını haksız yere yemeleri nedeniyle (öyle yaptık.) Onlardan kafir olanlara pek acıklı bir azab hazırlamışızdır.
(NİSA SURESİ / 161)
İnsanların mallarından artsın diye, verdiğiniz faiz Allah katında artmaz. Ama Allah'ın yüzünü (rızasını) isteyerek verdiğiniz zekat ise, işte (sevablarını ve gelirlerini) kat kat arttıranlar onlardır.
(RUM SURESİ / 39 )
Bak birde peygamberimizin faiz hakkındaki sözlerini oku,
- İbnu Mes'ud (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ribâyı (fâizi) yiyene de, yedirene de lânet etti."
Müslim, Müsâkât 25, (1579); Ebu Dâvud, Büyû 4, (3333); Tirmizî, Büyû 2, (1206); İbnu Mâce, Ticârât 58, (2277).
Ebu Dâvud ve Tirmizî'nin rivayetlerinde şu ziyade vardır: "(Fâiz muâmelesine) şâhitlik edenlere de bu muâmeleyi yazana da..."
- Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "İnsanlar öyle bir devre ulaşacak ki, o zamanda ribâ yemeyen kalmayacak. Öyle ki, (doğrudan) yemeyene buharı ulaşacak."
Bir rivayette "...tozu ulaşacak" denir.
Ebu Dâvud, Büyû 3, (3331); Nesâî, Büyû 2, (7, 243); İbnu Mâce, Ticârât 58, (2278).
- Amr İbnu'l-Ahvas (radıyallahu anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'i Veda Haccı sırasında dinledim, şöyle diyordu: "Haberiniz olsun, câhiliye devrindeki bütün ribâlar kaldırılmıştır, ödenmeyecektir. Sadece verdiğiniz ana parayı alacaksınız. Böylece ne zulmetmiş olacaksınız ne de zulme uğramış olacaksınız. Haberiniz olsu cahiliye devrindeki bütün kan dâvaları kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan dâvası da el-Hâris İbnu Abdilmuttalib'in kan dâvasıdır. Bu kimse, Benû Leys'te süt anadaydı. Hüzeyl onu öldürmüştü. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): Yârabbi tebliğ ettim mi? dedi. Cemaat: Evet tebliğ ettin dediler ve üç kere tekrarladılar. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): Yârabbi Şahid ol! dedi ve üç kere tekrar etti."
Ebu Dâvud, Büyû 5, (3334).
Hattâbî der ki: "Ebu Dâvud, hadisi şu şekilde, yani "Haris İbnu Abdilmuttalib'in kan dâvası..." diye rivayet etmiştir. Halbuki diğer kitaplarda: Rebî'a İbnu'l-Haris İbni Abdilmuttalib'in kan dâvası şeklinde rivayet edilmiştir.
- Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Mirac gecesi, bir kavme uğradım ki, karınları evler gibi iri idi. Bu karınların içi yılanlarla dolu idi ve yılanlar dışardan gözüküyorlardı. Ben: "Ey Cibril bunlar kimlerdir?"diye sordum. "Bunlar faiz yiyenler!" dedi."
- Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Faiz yetrniş çeşit günaha sebeptir. En hafifi kişinin anasıyla zina yapması gibidir."
- Abdullah (İbnu Mes'ud) radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Faiz yetmişüç kapı (çeşit)dir: '
- Hz. Ömer radıyallahu anh anlatıyor: "En son inen ayet, faizle ilgili olan ayettir. Resûlullah aleyhissâlatu vesselâm onu bize açıklamadan vefat etti. Öyleyse faizi de faiz şüphesi olan muameleyi de bırakın."
- Süleyman İbnu Yesar (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) Mervân İbnu'l-Hakem'e:
-Sen faiz ticaretini helâl kıldın dedi. Mervan:
-Ne yapmışım? diye sordu. Ebu Hüreyre tekrar:
-Sen sened satışını helâl addetmişsin. Halbuki Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), tam olarak kabzedilmezden önce yiyecek satışını yasakladı, dedi. Râvi der ki: "Bu konuşma üzerine Mervan halka hitap ederek sened satışını yasakladı." Süleyman ilâve etti: "Ben muhafızların bu senedleri, halkın elinden topladıklarını gördüm."
Müslim, Büyû 40 (1528).
- İbnu Abbâs (radıyallahu anh)'ın naklettiğine göre Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurmuştur: "Ödemenin, karnındakinin doğumuna tehiri riba (faiz)dır."
Nesâî, Büyû 67, (7, 293).
- Ebu Cuheyfe radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm kan mukabilinde alınan semenden, köpek semeninden, fuhuş kazancından men etti. Dövme yapanı, dövme yaptıranı, faiz yiyeni, faiz yedireni ve musavvirleri lanetledi."
Buhari, Büyü' 113, 25, Talâk, Libas 86, 96; Ebu Davud, Büyü' 65, (3483).
- Ubeyd İbnu Umeyr babası radıyallahu anh'tan anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bir adam kebâirden sormuştu, şöyle cevap verdiler:
"Onlar dokuzdur!" buyurdular ve saydılar: "Şirk, sihir, insan öldürmek, faiz yemek, yetim malı yemek, savaştan kaçmak, namuslu kadınlara iftirada bulunmak, anne ve babaya haksızlık, kıbleniz olan Beytu'l-Haram (da masiyet işlemey)i sağlığınız veya ölümünüzde helal addetmek."
Ebu Dâvud, Vesâya 10, (2875); Nesâi, Tahrim 3, (7, 89).
- Semüre İbnu Cündeb (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) sık sık: "Sizden bir rüya gören yok mu?" diye sorardı. Görenler de, O'na Allah'ın dilediği kadar anlatırlardı. Bir sabah bize yine sordu:
" Sizden bir rüya gören yok mu ?"
Kendisine:
"- Bizden kimse bir Şey görmedi!" dediler. Bunun üzerine:
" Ama ben gördüm" dedi ve anlattı: "Bu gece bana iki kişi geldi.
Beni alıp haydi yürü! dediler. Yürüdüm. Yatan bir adamın yanına geldik. Yanıda biri, elinde bir kaya olduğu halde başucunda duruyordu. Bazan bu kayayı başına indirip onunla başını yarıyordu, taş da sağa sola yuvarlanıp gidiyordu. Adam taşı takip ediyor ve tekrar alıyordu. Ama, başı eskisi gibi iyileşinceye kadar vurmuyordu. İyileştikten sonra tekrar indiriyor, önceki yaptıklarını aynen yeniliyordu. Beni getirenlere:
- Sübhânallah ! nedir bu ? dedim. Dinlemeyip:
- Yürü! Yürü!
dediler. Yürüdük, sırtüstü uzanmış birinin yanına geldik. Bunun da yanında, elinde demir kancalar bulunan biri duruyordu. Adamın bir yüzüne gelip, çengeli takıp yüzünün yarısını ensesine kadar soyuyordu. Burnu, gözü enseye kadar soyuluyordu. Sonra öbür tarafına geçip, aynı şekilde diğer yüzünün derisini de ensesine kadar soyuyordu. Bu da, yüz derileri iyileşip eskisi gibi sıhhate kavuşuncaya kadar bekliyor, sonra tekrar önce yaptıklarını yapmaya başlıyordu. Ben burada da:
- Sübhanallah, nedir bu? dedim. Cevap vermeyip:
- Yürü ! Yürü !
dediler. Beraberce yürüdük. Fırın gibi bir yere geldik. İçinden birtakım gürültüler, sesler geliyordu. Gördük ki, içinde bir kısım çıplak kadınlar ve erkekler var. Aşağı taraflarından bir alev yükselip onları yalıyordu. Bu alev onlara ulaşınca çığlık koparıyorlardı. Ben yine dayanamayıp:
- Bunlar kimdir?
diye sordum. Bana cevap vermeyip:
- Yürü ! Yürü !
dediler. Beraberce yürüdük. Kan gibi kırmızı bir nehir kenarına geldik. Nehirde yüzen bir adam vardı. Nehir kenarında da yanında bir çok taş bulunan bir adam duruyordu. Adam bir müddet yüzüp kıyıya doğru yanaşınca yanında taşlar bulunan kıyıdaki adam geliyor, öbürü ağzını açıyor bu da ona bir taş atıp kovalıyordu. Adam bir müddet yüzdükten sonra geri dönüp adama doğru yine yaklaşıyordu. Her dönüşünde ağzını açıyor, kıyıdaki de ona bir taş atıyordu. Ben yine dayanamayıp:
- Bu nedir?
diye sordum. Cevap vermeyip yine:
- Yürü ! Yürü !
dediler. Beraberce yürüdük. Çok çirkin görünüşlü bir adamın yanına geldik. Böylesi çirkin kimseyi görmemişsindir. Bunun yanında bir ateş vardı. Adam ateşi tutuşturup etrafında dönüyordu. Ben yine:
- Bu nedir?
diye sordum. Cevap vermeyip:
- Yürü ! Yürü !
dediler. Beraberce yürüdük. İri iri ağaçları olan bir bahçeye geldik. İçerisinde her çeşit bahar çiçekleri vardı. Bu bahçenin içinde çok uzun boylu bir adam vardı. Semaya yükselen başını neredeyse göremiyordum. Etrafında çok sayıda çocuklar vardı. Ben yine:
- Bunlar kimdir?
dedim. Cevap vermeyip:
- Yürü ! Yürü !
dediler. Beraberce yürüdük. Ulu bir ağacın yanına geldik. Ne bundan daha büyük, ne de daha güzel bir ağàç hiç görmedim. Arkadaşlarım:
- Ağaca çık !
dediler. Beraberce çıkmaya başladık. Altun ve gümüş tuğlalarla yapılmış bir şehre doğru yükselmeye başladık. Derken şehrin kapısına geldik. Kapıyı çalıp açmalarını istedik. Açtılar ve beraberce girdik. Bizi bir kısım insanlar karşıladı. Bunlar yaratılışça bir yarısı çok güzel, diğer yarısı da çok çirkin kimselerdir. Sanki böylesine güzellik, böylesine çirkinlik görmemişsindir. Arkadaşlarım onlara:
- Gidin şu nehire banın!
dediler. Meğerse orada açıkta bir nehir varmış. Suyu sanki sâfi süttü, bembeyaz. . . Gidip içine banıp çıktılar. Çirkinlikleri tamamen gitmiş olark geri geldiler. İki tarafları da en güzel şekli almıştı.
Beni dolaştıran arkadaşlarım açıkladılar:
- Bu gördüğün, Adn cennetidir. Şu da metin makamındır. Gözümü çevirip baktım. Bu bir saraydı, tıpkı beyaz bir bulut gibi.
- Beni gezdirin, içine bir gireyim! dedim.
- Şimdilik hayır! Amma mutlaka gireceksin, dediler. Ben:
- Geceden beri acaip şeyler gördüm, neydi bunlar? diye sordum.
- Sana anlatacağız, dediler ve anlattılar:
- Taşla başı yarılan, o ilk gördüğün adam, Kur'ân'ı atıp reddeden, farz namazlarda uyuyup kılmayan kimsedir. Ensesine kadar yüzünün derileri, burnu, gözü soyulan adam, evinden çıkıp yalanlar uydurup, etrafa yalan saran kimsedir. Fırın gibi bir binanın içinde gördüğün kadınlı erkekli çıplak kimseler, zina yapan erkek ve kadınlardır. Kan nehrinde yüzüp ağzına taş atılan adam fâiz yiyen adamdır. Ateşin yanında durup onu yakan ve etrafında dönen pis manzaralı adam, cehennemin, ateşin bekçisidir. Bahçede gördüğün uzun boylu adam İbrahim (aleyhissalâtu vesselâm)'di. Onun etrafındaki çocuklar ise, fıtrat üzere (bûluğa ermeden) ölen çocuklardır. "
Cemaatten biri hemen atılarak:
"- Ey Allah'ın Resülü! Müşrik çocukları da mı`?" diye sordu.
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):
" Evet, dedi, müşrik çocukları da." ve anlatmaya devam etti:
" Yarısı güzel yarısı çirkin yaratılışlı olan adamlara gelince, bunlar iyi amellerle kötü amelleri birbirine karıştırıp her ikisini de yapan kimselerdir. Allah onları affetmiştir."
Buharî, Tà'bir 48, Ezân (Sıfatu's-Sal t) 156, Teheccüt 12, Cenâiz 93, Büyü 2. Cihâd 4, Bedül-Halk 6, Enbiya 8, Tefsir, Ber et 15, Edeb 69; Müslim 23, (2275); Tirmizî, Rü'ya 10, (2295).
Cehaletle savaş için gece gündüz allah için.
oku anla anlat anlattır....
Faizdennasilkurtulurum.blogspot.com